top of page

LİMİTED ŞİRKETLERDE ESAS SERMAYE PAYININ SÖZLEŞME İLE DEVRİ

Limited Şirketlerde, Limited Ortaklarının Esas Sermaye Payını Sözleşme İle Devrini Gerçekleştirmek İçin Hukuki Şartlar Nelerdir?


Limited şirketlerde esas sermaye payının sözleşme ile devri hangi usuli şartlara bağlıdır? Limited ortaklardan her biri payını sözleşme ile esas sermaye payını nasıl devredebilir?


6102 Sayılı Türk Ticaret Kanun'unun getirmiş olduğu en önemli yeniliklerinden birisi de, esas sermaye payının devrinin kolaylaştırılmasıdır. Kanun bu düzenlemeyi usuli ve emredici şartlara bağlamıştır.



Limited şirketlerde esas sermaye payının sözleşme ile devri hangi usuli şartlara bağlıdır? Limited ortaklardan her biri payını sözleşme ile esas sermaye payını nasıl devredebilir?


6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu "MADDE 595- (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.

(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.

(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.

(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.

(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.

(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.

(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır."


  1. Burada ilk dikkat edilmesi gereken husus TTK 595/1 de yer alan devrin yazılı olarak yapılması ve imzaların noter tarafından onanması gerekmektedir. Burada kanun koyucu bu devrin gerçekleşebilmesi için şekil şartına tabi tutmuştur. Aynı zamanda kanunda ön görülen şekilde yapılmayan devir sözleşmesi, genel kurulda kabul görse de hukuki olmayacaktır. Ayrıca aynı maddede devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşulların da belirtilmesi gerektiği emredici olarak belirtilmiştir. Ancak bu hükümlerin yer almaması pay devrinin gerçekleşmemesini sağlamayacaktır. Bu durumda devreden ve devralan arasında tazminat sorumluluğu saklı kalacaktır.


  2. TTK 595/2' e göre devir sözleşmesinin ortaklar genel kurul onayına sunulması ve onaylanması gerekmektedir. Ancak esas sermaye pay devrinin yapılabilmesi için şirket sözleşmesinde genel kurul kararına gerek olmadığı maddesine yer verilebilir. Ayrıca iki ortaklı bir şirkette bir ortağın diğer ortağa noterde yaptığı devir ile genel kurul kararına ihtiyaç kalmayacaktır. Noter devri genel kurul kararı yerine geçecektir. Genel kurula bildirme herhangi bir şekil şartına tabi tutulmamıştır. Ancak bu bildirmenin noter yolu ile yapılması ispat açısından kolaylık sağlayacaktır.


    1. Hukuk Dairesi         2014/14676 E.  ,  2015/409 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada...Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/06/2014 tarih ve 2014/111-2014/170 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan.....'in %50'şer hisse ile davalı şirketi kurduklarını, ortaklığını sürdürmek istemeyen müvekkilinin hisselerinin devri konusunda davalı ile anlaştığını, hisseler devredilip devir karar defterine işlenmiş ise de, davalının devir işlemini ticaret sicil müdürlüğünde tescil ettirmediğini, müvekkilinin şirketle bağı kalmadığı halde şirketteki sorumluluğunun devam ettiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirkette hisse sahibi olmadığının tespitini, durumun ticaret sicil müdürlüğünde tescil ettirilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacının şirketin paralarını zimmetine geçirdiğini ve şirketi zarara uğrattığını, tarafların bu borçlar ödenmek koşuluyla hisse devri konusunda anlaştıklarını, noterde hisse devri yapıldığını, davacının hisse devri yapıldı diye borçlarını ödemediğini, oysa taahhüt yerine getirilmediği için hisse devrine ilişkin protokolün tamamlanmadığını, devrin pay defterine işlenmediği gibi ticaret sicil gazetesinde ilan da edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı TTK'nın 595. maddesinde limited şirketlerde pay devrinin yazılı şekilde yapılıp noter tarafından onaylanması ve devre ortaklar genel kurulunca da onay verilmesi şartına bağlandığı, taraflar arasındaki pay devrinin noterde yapıldığı, şirket iki ortaklı olup ortaklar hisse devri konusunda anlaştığından noter evrakının ortaklar genel kurul kararı olarak kabulü gerekeceği, bu maddede 6762 sayılı TTK'nın 520. maddesinden farklı olarak pay defterine kayıt şartının aranmadığı, davalı tarafın devir işleminden vazgeçildiğine ilişkin noter evrakına eşdeğer bir belge sunmadığı, tespit hükmünün infazı suretiyle tescil işlemi yerine getirilebileceğinden tescil talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı şirkette pay sahibi olmadığının tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 15/01/2015 tarihinde oyçoluğuyla karar verildi.KARŞI OYYeni Türk Ticaret Kanunu, limited şirket hisse devir sözleşmesinin içeriği konusunda eski Türk Ticaret Kanunu'ndan farklı bir düzenleme getirmektedir. Gerçekten yeni TTK'nın 595/1 hükmünde, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin, ağırlaştırılmış rekabet yasağının, payı konu alan önerilme, ön alım ve alım haklarının ve cezai şarta ilişkin hükümlerin devir sözleşmesinde yer alması gerektiği belirtilmektedir. Bu zorunluluğun hangi menfaatin korunması amacıyla getirildiği konusunda da hükümde açıklık bulunmamaktadır. Aynı eksiklik kaynak .... Borçlar Kanunu'nun 784/II hükmünde de bulunmaktadır. Bu düzenlemenin devralanı koruma amacı taşıdığının ileri sürülmesi yanında, bu açıklamaların devralan bakımından borç yüklenilmesi anlamına geleceğini, bunlar bulunmadan yapılan devrin hukuken geçersiz olacağı da vurgulanmaktadır. Kanaatimizce, yeni TTK m. 595/1'de belirtilen hususlar devir sözleşmesinde yer almadığında, ortak sıfatından kaynaklanan yükümlülükler devralana geçmemiş olacağı gibi, ortak sıfatının da devralana geçmesinden bahsedilemez. Bunun yanında bu düzenlemeye aykırılık halinde ortaya çıkacak yaptırım konusunda bir boşluk vardır. Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun gerekçesinde bu hükme aykırılığın geçersizlik yaptırımına yol açmayacağı belirtilmektedir. Bu açıklama hükümle korunan menfaat, sayımın numerus clausus ve devir sözleşmesi için öngörülen şeklin geçerlilik şekli olması dikkate alındığında doğru kabul edilemez. Ayrıca yeni TTK m. 595/1'deki hususların açık biçimde somutlaştırılması da zorunludur. Kısaca yeni TTK m. 595/1 de sayılan hususların birinin eksikliği sözleşmeyi geçersiz kılar (Şener, Oruç HAMİ. Ortaklıklar Hukuku, Çeşmealtı 2014, s 687; Demirkapı, Ertan: Limited Ortaklıkta Payın Devri, İzmir 2008, s. 217, 218, 219; Yıldız, Şükrü: Limited Şirketler, s.139, Tekinalp Sermaye Ortakları, N. 21-18)Limited şirket hisse devir sözleşmesinde yeni TTK m. 595/1'de sayılan hususların bulunmaması geçersizlik sonucunu doğuracağından, bu hususların bulunmadığı sözleşmeye değer veren ve sözleşmeyi geçerli sayan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.


    1. Hukuk Dairesi         2020/6723 E.  ,  2022/607 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİTaraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.04.2017 tarih ve 2016/71 E- 2017/374 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.06.2020 tarih ve 2018/1776 E- 2020/598 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacının davalı şirkette ortak iken kendi adına olan tüm hisselerini 21.09.2012 tarihinde şirket hisse devri sözleşmesi ile davalı ...' a satarak devrettiğini, ancak davalı şirketin mevcut pay değişikliğini şirket karar defterine işlemek suretiyle ticaret sicil müdürlüğü nezdinde tescil ve ilan ettirmesi gerekmekte iken; söz konusu hususta her hangi bir işlem yapmadığını, şirkete ihtarname keşide edildiğini ancak şirketin adresi terk ettiği için ihtarnamenin tebliğ edilemediğini, davacı tarafından 11.01.2013 tarihinde davalı ... Müdürlüğüne yazılı olarak başvuruda bulunulduğunu, ancak tebliğ şartı yerine getirilmemiş olduğundan talebin reddedildiğini ileri sürerek, davacının 21.09.2012 tarihinde ... 39. Noterliğinin 30078 yevmiye nolu limited şirket hisse devri sözleşmesi ile davalı ...’ a devretmiş olduğu hisselerin masrafları müştereken ve müteselsilen davalılara ait olmak üzere ticaret sicil nezdinde tescili ve ticaret sicil gazetesinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan davalının yargılama giderlerinden de sorumlu tutulamayacağını belirterek, davalı açısından pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı TTK' nın 595. maddesi gereğince, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli olduğu, davacının şirket hissesini noter sözleşmesi ile devretmiş ise de, devrin davalı şirkete bildirilmediği, bu hususta genel kurulda karar alınmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince; davacının TTK' nın 595/son maddesi uyarınca devre onay verilmesi konusunda, dava dışı şirkete ve şirket yetkilisine gönderdiği ihbarname ile hisse devrinin TTK' nın ilgili maddesi uyarınca onaylanmasını ihbar ettiği, ancak bu ihbarnamenin davalı şirkete ve ayrıca şirket yetkilisine tebliğ edilmediği, bu sebeple şirket genel kurulunun, devre onay verdiği konusunda alınmış bir karar bulunmadığı gibi, davalı şirketin devre onay vermiş sayılmasını gerektiren yasal koşulların da gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 25/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


  3. 595/3'e göre de genel kurulu eğer şirket sözleşmesinde başka türlü bir düzenleme yoksa sebep göstermeden reddedebilir. Bu konuda genel kurula geniş bir yetki alanı tanınmıştır.


    11. Hukuk Dairesi         2016/2794 E.  ,  2017/1590 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/11/2015 tarih ve 2014/258-2015/848 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14/03/2017 günü hazır bulunan asıl davada davacı ... ile birleşen davada davacı ... vekili Av. ..., asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, asıl davada davalı şirketteki hisselerini birleşen davanın davacısı ...'na devrettiğini, 02/05/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda devir işleminin gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, devir işleminin ana sözleşmeye aykırı ve ortaklara zarar verici nitelikte bir işlem olmadığını ileri sürerek, 02/05/2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararın Kanun'a ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline, noterde yapılan hisse devir sözleşmesine karşılık ortakların keyfiyetinin bertaraf edilerek ...'nun ortaklığının tespitine, hisse devrinin pay defterine işlenerek ticaret sicilinde tesciline karar verilmesini; birleşen davada ise asıl davanın davacısı ...'ın hisselerini devraldığını, ...'ın hisselerini devrederek ortaklıktan çıkma isteğini diğer ortaklara ihtarname yollamak suretiyle bildirdiğini, hiçbir ortağın yanıt vermediğini, 02/05/2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında devrin reddedildiğini, oysa hisse devir işleminin geçerli olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin ortaklığının tespitine, pay defterine işlenerek ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili asıl davada, davacının dava açmakta menfaatinin bulunmadığını, sermaye payının devri için ortaklar genel kurulu onayının gerektiğini, TTK 595/2-3-5 maddelerindeki düzenlemenin sarih olduğunu, davacının devir işleminde kötü niyetli bulunduğunu, gönderdiği ihbarnamenin ön alım hakkına dair birşey içermediğini; birleşen davada ise davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, gönderilen ihbarnamelerin hisse devrine ilişkin başvuru niteliğinde olmadığını, üç aylık sürenin başlamadığını, Kanun'a göre de ortaklar kurulunun reddetme yetkisi olduğunu, yasal şartların gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, asıl davada TTK 595. maddesi gereğince şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş ise, esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu, devrin bu onayla geçerli olacağı, davalı şirketin ana sözleşmesinde devrin ortaklar genel kurulunun onayına bağlı kalmaksızın kararlaştırılabileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, TTK 595/3 maddesiyle şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemiş ise, ortaklar genel kurulunun sebep göstermeksizin onayı reddedebileceği, 595/5 maddesiyle de genel kurulun onay vermeyi reddetmesi halinde, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkının saklı kalacağının hüküm altına alındığı, ortaklar genel kurulunun Yasa'nın kendisine verdiği ve ana sözleşme ile aksi öngörülmeyen konuda var olan yetkisini kullandığı, davacı ortağın genel kurul kararının iptali davası açmasının hukuka uygun olmadığı; birleşen davada ise asıl davadaki açıklamalara ek olarak davacı ...'na yapılan devrin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınıp asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılardan alınmasına, 16/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


  4. TTK 595/4'e göre şirket sözleşmesi ile, esas sermaye payının devri yasaklanabilir. Şirket sözleşmesi esas sermaye payının devrini yasaklamış ise veya genel kurul bu devri reddetmişse, ortağın TTK 595/5'e göre haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklıdır. Mahkeme bu durumda olayın şartlarına göre çıkma sebebinin haklı olup olmadığını olay özelinde değerlendirecektir.


    11. Hukuk Dairesi         2016/2794 E.  ,  2017/1590 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/11/2015 tarih ve 2014/258-2015/848 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14/03/2017 günü hazır bulunan asıl davada davacı ... ile birleşen davada davacı ... vekili Av. ..., asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, asıl davada davalı şirketteki hisselerini birleşen davanın davacısı ...'na devrettiğini, 02/05/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda devir işleminin gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, devir işleminin ana sözleşmeye aykırı ve ortaklara zarar verici nitelikte bir işlem olmadığını ileri sürerek, 02/05/2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararın Kanun'a ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline, noterde yapılan hisse devir sözleşmesine karşılık ortakların keyfiyetinin bertaraf edilerek ...'nun ortaklığının tespitine, hisse devrinin pay defterine işlenerek ticaret sicilinde tesciline karar verilmesini; birleşen davada ise asıl davanın davacısı ...'ın hisselerini devraldığını, ...'ın hisselerini devrederek ortaklıktan çıkma isteğini diğer ortaklara ihtarname yollamak suretiyle bildirdiğini, hiçbir ortağın yanıt vermediğini, 02/05/2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında devrin reddedildiğini, oysa hisse devir işleminin geçerli olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin ortaklığının tespitine, pay defterine işlenerek ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili asıl davada, davacının dava açmakta menfaatinin bulunmadığını, sermaye payının devri için ortaklar genel kurulu onayının gerektiğini, TTK 595/2-3-5 maddelerindeki düzenlemenin sarih olduğunu, davacının devir işleminde kötü niyetli bulunduğunu, gönderdiği ihbarnamenin ön alım hakkına dair birşey içermediğini; birleşen davada ise davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, gönderilen ihbarnamelerin hisse devrine ilişkin başvuru niteliğinde olmadığını, üç aylık sürenin başlamadığını, Kanun'a göre de ortaklar kurulunun reddetme yetkisi olduğunu, yasal şartların gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, asıl davada TTK 595. maddesi gereğince şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş ise, esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu, devrin bu onayla geçerli olacağı, davalı şirketin ana sözleşmesinde devrin ortaklar genel kurulunun onayına bağlı kalmaksızın kararlaştırılabileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, TTK 595/3 maddesiyle şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemiş ise, ortaklar genel kurulunun sebep göstermeksizin onayı reddedebileceği, 595/5 maddesiyle de genel kurulun onay vermeyi reddetmesi halinde, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkının saklı kalacağının hüküm altına alındığı, ortaklar genel kurulunun Yasa'nın kendisine verdiği ve ana sözleşme ile aksi öngörülmeyen konuda var olan yetkisini kullandığı, davacı ortağın genel kurul kararının iptali davası açmasının hukuka uygun olmadığı; birleşen davada ise asıl davadaki açıklamalara ek olarak davacı ...'na yapılan devrin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınıp asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılardan alınmasına, 16/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


  5. TTK 595/6 maddesine göre, şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.

  6. TTK 595/7'e göre ise, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılacaktır. Böylece genel kurulun sessiz kalarak esas sermaye pay devir sözleşmesinin onaylanma sürecinin uzatılmasının önüne geçilmek istenmiştir.


    11. Hukuk Dairesi         2021/4260 E.  ,  2022/8214 K.


    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİTaraflar arasında görülen davada ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.12.2018 tarih ve 2017/834 E- 2018/872 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.04.2021 tarih ve 2019/389 E- 2021/510 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; davacının eski ortağı olduğu davalı şirketteki 500 adet hissesinin tamamını ... 63. Noterliği'nin 29/07/2016 tarih 27139 yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile davalı ...'a devir ettiğini ve şirket ortaklığı ile şirket nezdindeki tüm görevlerinden ayrılmış olduğunu, sözleşmenin üzerinden uzunca bir süre geçmesine karşın pay devrini ilan etmekle yükümlü davalı şirket müdürü, ortak ve yetkilileri ile devir alan davalı ... tarafından pay devrinin sicil gazetesinde ilanını sağlanmadığını, diğer ilgili kurumlara pay devrini bildirilmediğini, davacının pay devrini ilan ettirmek amacıyla ilgili makamlara başvuru yapmışsa da, şirket kayıt karar ve belgeleri davalı şirketçe davacıya verilmediğinden ve davacının devir tarihinde şirketi temsil yetkisi kalmadığından bu devrin davacı tarafından ilan edilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından her iki davalıya ihtarname gönderilerek pay devrinin sicil gazetesinde ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinin ihtaren bildirildiğini, ihtarnamenin davalı ...'a tebliğ edildiğini, davalı şirketin kayıtlı resmi adresine üç kez tebligat çıkarılmasına karşın tebliğinin mümkün olmadığını ileri sürerek davacının paylarını devir ettiği 29/07/2016 tarihinden itibaren davalı şirket ortağı olmadığının tespitine ve Ticaret Sicil Gazetesinde hükmen tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından yapılan hisse devrinin davalı şirketin ortaklar kurulu tarafından onaylandığına ilişkin bir karara rastlanmadığı, davacı tarafından davalı şirkete gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilememesi nedeniyle davacının genel kurula başvuru koşulunu yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince; davacının davalı şirketteki 500 adet hissesini davalı ...'a 29/07/2016 tarihinde noterden devrettiği, davacı tarafından yapılan hisse devrinin davalı şirketin ortaklar kurulu tarafından onaylandığına ilişkin bir kararın bulunmadığı, davalı şirketin ana sözleşmesinde hisse devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart koşulmadığına ilişkin herhangi bir hükmün mevcut olmadığı, davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarnamenin davalı ...'a tebliğ edildiği, davalı şirkete ise bildirilen adreste olmadığından bila tebliğ iade edildiği, TTK'nın 595/2. maddesi uyarınca şirket payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart koşulduğu, TTK'nın 595/7. maddesi uyarınca da başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği taktirde onay vermiş sayılacağı, davacı tarafından davalı şirkete çıkartılan ihtarnamenin tebliğ edilememiş olması nedeniyle davacının genel kurula başvuru koşulunu yerine getirmediği, mahkeme kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacının, davalı şirket ortağı olmadığının tespiti istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK 595/1 maddesinde "esas sermaye payının devri ve devir borcu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onanacağı", Yasa'nın 595/7 maddesinde de "başvurudan itibaren 3 ay içinde genel kurulun reddetmemesi durumunda onay vermiş sayılacağı" düzenlenmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davacının, davalı şirketteki %25 paya tekabül eden 500 hissesi ... 63. Noterliğinin 29.07.2016 tarih ve 27139 yevmiye no.lu sözleşmesi ile davalı ...'a devredilmiştir.Davacı tarafından açılan dava, İlk Derece Mahkemesince hisse devrinin ortaklar kurulunca onaylanmadığı, davalı şirkete ihtarnamenin tebliğ edilemediği gerekçesiyle red edilmiş,Davacının istinaf kanun yolu başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesince esastan red edilmiştir.Dava, 07.12.2017 tarihinde açılmış olup, davadan önce davacı ... 30. Noterliğinin 25.04.2017 tarih ve 05675 no.lu ihtarnamesi ile gerekli işlemler ikmal edilmek üzere davalı şirket ile hissesini devrettiği davalı ...'a ihtarname keşide etmiş olup, ihtarname davalı şirkete tebliğ edilememekle birlikte davalı ...'a 04.05.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.Davalı şirketin 01.04.2003 tarih ve 004 sayılı kararına göre davalı ... 20 yıl süre ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmış olup kendisine tebligat yapılan 04.05.2017 tarihi itibariyle yetkisi devam ettiğinden davalı ...'a yapılan tebligatın şirkete yapılan tebligat olarak kabulü gerekmektedir.Davalı şirkete tebligat yapıldığının kabul edildiği 04.05.2017 tarihinden itibaren TTK 595/7 maddesinin öngörülen şekilde davalı şirket genel kurulunun davacı başvurusunu reddettiği yasal delillerle ispat edilmediğinden dava tarihi itibariyle davalı şirketin, davacıya ait esas sermaye payının diğer davalıya geçtiğine onay verdiğinin kabulü gerekmektedir.Açıklanan nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde İlk Derece Mahkemesince davanın reddine yönelik davacı istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    11. Hukuk Dairesi         2020/8468 E.  ,  2022/6135 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİTaraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.11.2018 tarih ve 2018/755 E- 2018/989 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.10.2020 tarih ve 2019/1476 E- 2020/1097 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 20.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekilleri Av. ... ile Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin müteveffa ...'un 1/2 miras payına sahip mirasçısı olduğunu, ...'un ise mahkeme dosyası kapsamında görülen asıl davanın davacısı Arden Gıda'nın %90 oranında payın sahibi olduğunu, ...'un 07/09/2016 tarihinde vefatı ile söz konusu %90 esas sermaye payı ipso iure olarak mirasçılarına geçtiğini, bu durumda TTK 596'ncı maddesinin 4.fıkrası gereği 3 ay içerisinde şirket, geçerli bir karar ile açıkça yazılı olarak sermaye payının geçişini reddetmişse, onay vermiş sayacağını, asıl davaya cevapları kapsamında belirtmiş oldukları üzere, müvekkili adına geçerli bir ret kararı alınmadığı, bu sebeple müvekkilinin diğer mirasçı ile beraber Arden Gıda'nın pay sahibi olduğunda şüphe bulunmadığını, mahkemenin dosyasına İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce gönderilen 10/08/2017 tarihli müzekkere cevabına göre, Arden Gıda'nın pay sahipleri olarak %5 paya sahip ... ile %5 paya sahip ...'in yanında geri kalan %90 pay ise Arden Gıda'ya ait olan esas sermaye payı olduğuna, ...'un vefatı ile de payın yasal mirasçılara intikal ettiğine dair şüphe olmadığını, müvekkilinin miras yolu ile intikal etmiş olduğu paylar üzerindeki hak sahipliğinin hem şirket pay defterine kaydedilmesi hem de Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescili gerektiği, ancak ... ile ... tarafından Arden Gıda'nın müdürü sıfatı ile görevleri olarak gerçekleştirmeleri gereken işbu işlemler gerçekleştirilmediği, bu nedenle mahkeme tarafından müvekkilinin Arden Gıda'nın %90 payının üzerindeki en az 1/2 oranındaki hak sahipliğinin tevsiken tespiti ve Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; 01/12/2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı ile ...'un TK m. 596 ve 597 hükümleri uyarınca şirkete ortak olarak kabul edilmemesine ve %45 oranındaki payının şirket tarafından mevcut ortaklardan ... ve ... hesabına eşit oranlarda devralınmasına, payı için tespit edilen 500.000.-TL gerçek değerin mirasçının bildireceği hesap numarasına ödenmesine dair oy birliğiyle karar verildiği, toplantının TTK 416 maddesi gereğince çağrı merasimine riayet edilmeksizin yapıldığı, bütün payların temsil edilmediği, bu nedenle çağrısız genel kurul toplamanın şartlarının oluşmadığı, genel kurul kararının iptali istenmeden aksinin tespiti istenemeyeceği gerekçesiyle davavın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince; TTK. 595/2 madde uyarınca TTK. 596/2 maddesindeki şirket ibaresinin şirket ortaklar genel kurulunu kastedildiği, şirket ortaklar genel kurulunun ne şekilde toplanacağı TTK. 418 maddesinde düzenlendiği, TTK’nın 617/3 ve 416. madde hükümlerindeki çağrı usulüne uyulmaması, 596/2. maddesi uyarınca şirket ortağı olan davacının payının onaylanmasının reddedildiği olağanüstü genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğun sağlanamamış olması karşısında kararın yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüile kararın kaldırımasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davanın kabulü ile; davacının davalı şirkete mirasçı sıfatıyla %45 pay oranıyla ortak olduğunun tespiti ile sicile tesciline, karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 21/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Comments


bottom of page