top of page

KOMBİSİNİ AÇMAYAN KOMŞUYA DAVA AÇILMASINA KARŞI ELEŞTİRİ VE ÇÖZÜM TEKLİFİMİZ

Kombisini Açmayan Komşuya Karşı Kat Mülkiyeti Kanunu Uyarınca Hakimin Müdahale Talebi ile Faturalar Arasındaki Farkın Tazmin Edilmesi ve Bu Konu Üzerine Doktrinsel Görüşümüz ve Eleştirilerimiz ve Çözüm Teklifimiz


Kış aylarında kombisini açmayan alt ve üst komşu için dava açarak hakimin müdahalesinin talebi ile fazla fatura ödenmesi durumunda aradaki fark tazmin edilebilecek midir? Mahkeme kararı ile alt veya üst komşuların kombisinin yakılması sağlanabilecek midir?


Her sene kış aylarının gelmesi ile haberlere içerik olan ve sosyal medyada yer alan kombisini açmayan komşuya kötü haber, emsal karar açıklandı gibi haberlerle bir çok sayfada karşı karşıya kalıyoruz. Bu konuda kendi doktrinsel görüşlerimizi, çözümümüzü yazmak zaruri olmuştur.



Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kombisini açmayan komşuya emsal karar denilerek paylaşılan tüm haberler ve sosyal medyada bunun hangi karar olduğu yönünde bir karar paylaşılmamıştır. Bu haberler ve yorumlar üretilirken hangi emsal karar alıntı yapılıyor maalesef böyle bir karar künyesine ulaşmak mümkün değil. Böyle bir dava açmanın hukuki yarar ve sebepleri bir çok yerde aynı şekilde paylaşıldığından, paylaşımı yapılan bir emsal kararı da olmadığından bu sebepler üzerinden dava açmak için hukuki yarar var mıdır? Yok mudur? Ayrıca bu yönde kendi eleştirimize yer vererek ve çözüm sunarak makalemi sonlandırmak istiyorum.


KANUNİ MEVZUAT


Öncelikle kombisini yakmayan komşuya karşı dayanak olarak gösterilen kanunlar şu şekildedir:

  • 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu "Madde 2 - Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."

  • 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu "Madde 18 – Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler. Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Sükna) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır; bu borçları yerine getirmiyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur."

  • 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu "Madde 33 – .... Kat maliklerinden birinin yahut onun katından kira akdine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı surette faydalanan kimsenin, borç ve yükümlerini yerine getirmemesi yüzünden zarar gören kat maliki veya kat malikleri, anagayrimenkulün bulunduğu yerin sulh mahkemesine başvurarak hâkimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, ilgilileri dinledikten sonra, bu kanuna ve yönetim planına ve bunlarda bir hüküm yoksa, genel hükümlere ve hakkaniyet kaidelerine göre derhal kararını verir ve bunun, tesbit edeceği kısa bir süre içinde yerine getirilmesi lüzumunu ilgiliye tefhim veya tebliğ eder. (Değişik üçüncü fıkra: 14/11/2007-5711/17 md.) Tespit edilen süre içinde hâkimin kararını yerine getirmeyenlere, aynı mahkemece, ikiyüz elli Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. 25 inci madde hükmü saklıdır."

  • AİUHK 02.10.2013 tarih ve 1593 sayılı kararı gibi bir çok kararı bu madde altında kabul edebiliriz.

KANUN MADDESİNİN HUKUKİ YORUMU

Öncelikle Anayasamızda 36. madde ile "Madde 36 – Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz." denilerek herkesin adil olarak davacı veya davalı olarak adil yargılanma hakkını koruma altına almıştır. Bu zaviyeden bakıldığında Hukuk Muhakemeleri Kanununda dava açma ehliyetine sahip herkesin dava açabilmesi mümkündür. Davanın açılmış olması kararın da davanın açıldığı andaki talepler ve istekler doğrultusunda sonlandığı anlamına gelmez. Ancak açılmış bu dava ile ilgili kararı tabi ki lehe ya da aleyhe olacak şekilde yargıç verecektir.


Komşunun kombisini yakmaması ile husumetin yöneltilebilmesi karşısında sebep olarak gösterilen 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu Madde 18'dir. Bu madde hükmüne göre "...gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler... " denilmektedir. Burada bağımsız bölümlerin kullanılması sırasında komşuların birbirine rahatsızlık vermesi veya birbirinin haklarını çiğnememesi yönünde bir madde olarak ele alınmıştır. Bu maddeye dayanarak verilen rahatsızlıklar ile aynı kanunun 33. Maddesi gereği hakimin müdahalesi istenebilir. Burada asıl sorun 18. Maddenin komşunun kombisini yakmaması ile üst ve alt komşuya zarar verdiği ve bağımsız bölümünü kullanırken rahatsız ettiği yorumu yapılabilir mi? Hukuki yorum ilkeleri gereği tek tek bu kanun maddesini hukuk metodolojisi çerçevesinde yorumlayacak olursak,


  • Lafzi yorum : Kanun maddesini bu çerçevede değerlendirdiğimizde bağımsız bölümün kullanılması sırasında ısıtma sistemlerinin çalıştırılması gerektiği anlamını çıkaramayız. Ayrıca kanunun diğer maddelerine de baktığımızda hiç bir şekilde bağımsız bölümün kullanılması sırasında ısıtma sistemlerinin çalıştırılması gerektiği gibi bir kanun maddesi düzenlenmemiştir. Rahatsızlık verici olarak genel başlık altında toplamıştır. Burada komşunun kombisini açmaması ile kendisini rahatsız edeceğini düşünmek lafzi yorum sınırlarının dışına çıkmak olacaktır.

  • Tarihî yorum : Özellikle kişilerin bağımsız bölümlerini kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler denilmiştir. Burada kanun koyucunun amacı bağımsız bölümlerin kullanılması sırasında kat maliklerinin birbirlerini rahatsız etmemesi amacı güderek bu kanunu çıkardığı ortadadır. Burada alt veya üst komşunun kombisini açamaması kanunun lafzından ayrı olarak düşünüldüğünde rahatsızlık verilebileceği genişletici bir yorumla akla gelebilmektedir.

  • Sistematik yorum : Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde kanunun sistematiği içerisinde bağımsız bölüm sahiplerinin ısıtma sitemlerini açıp açmaması konusunda şimdiye kadar hiç bir düzenleme yapılmadığı ortadadır. Bağımsız bölüm sahiplerinin kombisini açmamış olmamasının ya da açmasının gerektiği ortak yaşamanın önemi olduğuna dair hiç bir düzenleme de olmamıştır. Özellikle 2007 yılında aynı kanunun 42. maddesinde yapıdaki ısıtma sisteminin merkeziden ferdiye dönülmesi yönünde özel bir düzenleme yapıldığı halde bunun dışında bağımsız bölümlerin kullanılması sırasında kanun sistematiği içerisinde her bağımsız bölümün ısıtma sistemini çalıştırması gerektiği sonucuna ulaşılamayacaktır.

  • Amaçsal (Gai) yorum : Kat mülkiyeti kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 23 Haziran 1965'te kabul edilen ve 2 Ocak 1966'da yürürlüğe giren 634 sayılı kanundur. Bu zamana kadar da üzerinde pek çok değişiklik yapılmıştır. Burada Kanun koyucunun bu kanunu hazırladığı dönemdeki amacı müstakil evlerden çıkarak özellikle büyük şehirlere göçün arttığı ve artık binalarda altlı üstlü yaşayan insanların çoğaldığı bir zamanda ortaya çıkabilecek sorunlara çözüm bulmak istemesidir. O yıllarda bu yapılarda katı yakıtlı merkezi ısıtma sistemleri kullanıldığı düşünüldüğünde kanun koyucunun bağımsız bölüm maliklerinin ısıtmaları hakkında bir düzenleme yapmaması mantıklı olabilmektedir. Ferdi bağımsız bölüm ısıtmaları özellikle 2000'lerden sonra doğal gazın yaygın olarak kullanılması ile gündemimize gelmiştir. 634 Sayılı Kanunda 2007 senesinde ve sonrasında da düzenlemeler yapıldığı halde bağımsız bölümlerin ısıtılmasının kanun koyucu tarafından kat maliklerine bıraktığı bir izlenim ve amacı güttüğü düşünülmektedir. Aradan geçen onca sene içerisinde bu konuda hiç bir kanun maddesi eklenmemiştir. Ama kanun koyucu bu konuda bir kanun koysaydı ne olurdu kısmına gelecek olursak, hakimin kendini kanun koyucunun yerine koyarak bir sonuca vararak bağımsız bölüm kat maliklerinin kombisini açması gerektiği gibi bir karara varması aşağıda açıkladığımız sebeplerle doğru olmayacaktır.


 İL UMUMİ HIFZI SIHHA KURUL KARARLARI


Özellikle AİUHK 02.10.2013 tarih ve 1593 sayılı kararları da komşuların ısıtma sistemlerini kışın açmak zorunda olduğuna dair idari kararlar olarak gösterilmektedir. Bu kararda " Kişi ve toplum sağlığının korunması, genel anlamda devletin görev ve sorumluluğundadır. Kış mevsimi mevsim hastalıklarının yaygın olarak görülebileceği bir dönemdir. Özellikle gece hava sıcaklığının 15 C’nin altına düştüğü durumlarda merkezi ısıtma sistemi bulunan bina ve sitelerde kalorifer yakılmaması sonucu vatandaşlarımızın başta mevsim hastalıkları olmak üzere, üst solunum yolu hastalıklarına yakalanma riski bulunmaktadır. Bu bakımdan kişi ve toplum sağlığının korunması amacıyla; dış ortam sıcaklığının 15 C’nin altına düştüğü ardışık günlerde; Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinin 31. Maddesi gereği, Valiliğimiz Mahalli Çevre Kurulunun 04.10.2012 tarih ve 2012/50 sayılı kararı ile belirlenen yakıt kriterlerine ilişkin hususlar dikkate alınarak, merkezi ısıtmalı bina ve sitelerde ikamet edenlerden herhangi birisinin talebi halinde kaloriferlerin yakılmasına, soba, kat kaloriferi ve kombi gibi tek haneli ısıtma sisteminin bulunduğu meskenlerde ise isteğe bağlı olarak yakılmasına ve yeni bir karar alınıncaya kadar Ankara ili sınırları içerisinde uygulanmasına," denilerek yakılması gerektiği yönünde İl Umumi Hıfzı Sıhha Kurul Kararlarına yapılan atıflarda görüleceği üzere tek haneli ısıtma sisteminin bulunduğu meskenlerde isteğe bağlı olarak belirtilmiş. Bu karara atıf yapılarak bağımsız bölüm maliklerinin bağımsız bölümlerini ısıtmak zorunda olduğu gibi bir algı da yanlıştır. bunun yanında zaten idare tarafından böyle bir kararın alınmış olabileceğinin düşünsek bile bu anayasa ve kanunla bağdaşmayacaktır. Özellikle idari olarak böyle bir yükümlülük yüklenemeyecektir.


ANAYASA VE KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE YÜKÜMLÜLÜĞÜN DEĞERLENDİRİLMESİ


Anayasanın ikinci bölümünde özellikle 17. 18. ve 19 maddelerini de içinde barındıran Kişi Hakları ve Ödevleri kısmında Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, Zorla çalıştırma yasağı, Kişi hürriyeti ve güvenliği, Özel hayatın gizliliği ve korunması, Konut dokunulmazlığı, gibi hakları anayasal olarak koruma altına alınmıştır. Eğer bağımsız bölüm maliklerinin kendi dairelerinde bulunan ısıtma sistemlerini çalıştırmamaları diğer komşu için bir tazminat yükümlülüğü doğuracaksa ve ısıtma sistemi çalıştırılmadığı iddiası ile soğukla rahatsız edildiğini ileri süren kişinin hakları mahkeme tarafından korunarak kombisini çalıştırmayan bağımsız bölüm sahibine tazminat ödemesi yükümlülüğü yükleyecekse, ısıtma sistemini çalıştırmayan malik bu yükümlülükten kurtulmak için ısıtma sistemini çalıştırabilmek adına çalışmak ve para kazanmak zorunda kalacaktır. Bunun karşılığı olarak kazandığı bu parayı fatura olarak ödemek zorunda kalacaktır. Bu şekilde düşündüğümüzde devlet tarafından kişi zorla çalıştırılmış olacaktır. Ayrıca başka aracı kurum ve kuruluşlar adına da devlet eli ile zenginleştirme yapılacaktır. Bu ne anayasal haklarla ne de kanunlarla bağdaşmamaktadır. Eğer devlet ısıtma sistemini çalıştırılmasının zorunlu olmasını yasal olarak koruyacaksa o zaman hava sıcaklığının 15 C altına düştüğü durumlarda bir evin sıcaklığının ortalama değer olabileceği kadar yakıtı karşılaması gerekmektedir. Bu devletin Sosyal Devlet olması ile ilgilidir. Devlet Anayasanın 119. Maddesinin Olağanüstü Hallerde "Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir." denilmek suretiyle bunun dışında vatandaşa para ve mal yükümlülüğü getirilemeyecektir. Bunun getirilmesinin şartları da keyfi olamayacaktır. Ölçülülük ilkesi gibi, çekirdek haklar gündeme gelecektir. Bunu başka bir makale konusu olarak burada bırakıyoruz.

Görüldüğü üzere bağımsız bölümdeki ısıtma sisteminin yakılmadığı iddiasıyla mahkemeye başvuran kişiyi yargısal sistemi ile koruyan devletin ısıtma sistemini çalıştırmayan maliki tazminat yükümlülüğü altına sokması anayasa ve kanunlarla bağdaşmayacaktır. Ayrıca kombisini çalıştırdığı halde ısınamayan bağımsız bölüm sahibinin evinin ısınamaması ya kendi pencerelerindeki plastik doğramalardan kaynaklı ise, ya da duvarlarındaki ısı yalıtımından kaynaklı ise, bu seferde diğer komşuların bu bağımsız bölüm malikine yönelik pencerelerini değiştirmesi için dava açmasında hukuki menfaat var mıdır diyeceğiz? Kullanmadığı odanın peteğini açmayan komşusuna da dava açma hakkı mı tanıyacağız?


GÜNÜMÜZ EKONOMİK KOŞULLARI ÇERÇEVESİNDE DURUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ


Yukarıda anayasa ve kanunlar çerçevesinde açıkladığımız üzere devletin yargı eli ile, ekonomik olarak iyi durumda olmadığı için kombisini açamayan kişiyi tazminatla karşı karşıya bırakmasını bu durumda nereye koyacağız? Soba ile ısınan bir bağımsız bölümde oturan malikten üst ve alt komşusu ısınsın diye yakacak kömür veya odunu yoksa ev eşyalarını mı yakmasını bekleyeceğiz? Ya da evi sobalı olan bu kişiye yakmakistemediği halde evine zorla kömür mü taşıttıracağız? Yukarıda izah ettiğimiz gibi kanun kombisini ya da sobasını yakmayan kişiyi adalet karşısında böyle bir yükümlülük altında bırakacaksa, en azından bir bağımsız bölümün olması gereken ortalama sıcaklık değerlerini sağlayacak yakıtı bedava olarak sağlamalıdır. Sadece Türkiye'de değil tüm Dünyada yükselen bir enflasyon ve işsizlik durumu mevcuttur. İnsanlar temel gıda ve temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmakta her geçen gün zorlanmaktadırlar. Bundan dolayı insanların tasarruf amaçlı faturalarını en aza indirmeye çalışması beklendik en makul davranıştır. Bunun tazminat yükümlülüğü ile karşı karşıya getirilmesi beklenemez.


HUKUKİ MENFAATİN KÖTÜ NİYET ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ


Kombisini açmayan komşunun bu davranışının iyi niyet ve kötü niyetli olma kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Görüşümüze göre eğer ortada gerçekten komşuna zarar vermek ve rahatsızlık vermek adına kötü niyetli olarak yapılmış bir davranış varsa bu halde dava açılabilecektir. Örnek verecek olursak; kışın ortasında, hava sıcaklığının düşük olduğu bir zamanda, kapılarını pencerelerini açmış kendi bağımsız bölümünü soğutarak bir diğer bağımsız bölüm malikine zarar verme kastı varsa, Madde 18 ve Madde 33 kapsamında gerekli önlemlerin alınması için hakimin müdahalesi istenebilir. Bu bağlamda olayın özelinde yargıç delilleri ile durum değerlendirmesi yapması gerekmektedir. Bunun yanında gerekli tadilat ve tamirat yapılması gerekiyorsa bu konuda da hakimin müdahalesi talep edilebilir. Bu konuda kombisini yakmayan bağımsız bölüm malikinin davranışı konusunda iyi niyet kötü niyet ayrımı yapılmadan verilecek karar hukuki olmayacaktır.


KONUYA İLİŞKİN ÇÖZÜMÜMÜZ


Eğer bir yapıda ısınmayan bağımsız bölümler mevcutsa 634 Sayılı Kat Malikleri Kanunu gereğince Genel Kurul Kararı alınarak ortak yerlerde tadilat ve tamirat yapılabilir. Eğer yapıda ısı yalıtımı önlemleri alınması gerekiyorsa aynı şekilde Genel Kurul kararı ile bu kararlar alınabilir ve hayata geçirilebilir. Aynı şekilde yapının ısı yalıtım konusu gerçekten rahatsızlık verecek kadar çözülmesi elzem bir meseleyse aynı şekilde karar alınmasa bile hakimin müdahalesi istenebilir. Genel Kurul Kararlarına karşı da dava açılabilir. Konuya ilişkin meselenin bağımsız bölümler arasında kombini yaktın yakmadın davaları ile çözülmeye çalışılmasındansa, bu meselenin genel Kurullarda gerekli önlemlerin alınması ile çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Comments


bottom of page