CEZA HUKUKUNDA İSPAT KAVRAMI
- Yıldırım YILDIRIM
- 3 Oca
- 4 dakikada okunur
Ceza Hukukunun Temel İlkelerinden Biri Olan İspatın Mahkumiyete Etkisi Nedir? İspat Yönü Bakımından Deliller Nasıl Değerlendirilir?
Ceza Hukukunda Delil Serbestliği İlkesi Nedir? Delil Serbestliği İlkesi Gereği Deliller Hakim Tarafından Nasıl Değerlendirilmelidir? Delil Serbestliği İlkesi Gereği Vasıtasızlık İlkesi Hakim Tarafından Nasıl Uygulanır?
Ceza Hukukunun maddi gerçeğe ulaşmak gibi bir amacı vardır. Bu gerçeğe ulaşmak için kullanılan en önemli araç deliller ve ispattır. Delilsiz mahkumiyet olmaz ceza hukukunun en temel ilkelerinden biridir. İşlendiği iddia edilen fiilin cezalandırılabilmesi için fiil veya fiillerin delillerle ispatlanabilmesi gerekmektedir.

Ceza Davasında mahkeme heyeti tarafından maddi gerçeğe ulaşma çalışması yapılmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda hüküm kurabilmek için mahkeme heyeti bilişsel bir sürece girmektedir. Bu bilişsel süreç sonunda kurduğu hükmü delillere dayandırmak zorundadır. Çünkü delilsiz mahkumiyet olmaz kuralı Ceza Hukukunun en temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Ceza Hukukunda her şey bir delildir. Başka bir ifade ile Ceza Hukukunda delil serbestliği ilkesi vardır. Hakim kararını delillerle doğrudan doğruya temasa geçerek verir. Buna da Ceza Hukukunda "vasıtasızlık ilkesi" denilmektedir. Hakim, kararını verirken mahkeme salonuna getirilmiş ve mahkeme tarafından tartışılmış deliller üzerine karar verecektir. bu duruma da "delillerin serbest değerlendirilmesi ilkesi " denilmektedir. Mahkumiyet kurulabilmesi için suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. İşlendiği sabit olmaması durumunda mahkumiyet kurulamayacaktır. Buna da "şüpheden sanık yararlanır ilkesi" denilmektedir.
Bu ilkeleri Yargıtay kararı ışığında inceleyecek olursak; "Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/3009 E. , 2019/1362 K. Ceza yargılamasının temel anlayışı, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan maddi gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir.
Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesi sonucunda sanıkların üzerlerine atılan suçu işlediklerine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA," denilerek bu ilkelerin ispat kavramı içinde görünümü içerisinde özetlemiştir.
İSPAT KAVRAMI
Ceza Muhakemesinde, esas olarak, fiilin fail tarafından işlendiği veya işlenmediği konusunda, hukuk düzenince kabul edilen vasıtalarla, yargılama makamının tam bir kanaate ulaşmasını sağlama çabasına ispat denir.
İspat yükü bu anlamda iddia makamı ve savunmanın işidir. Modern Hukukta bunun görünümü mahkeme tarafından iddianamenin iadesi kurumu olarak yansımıştır. Burada mahkumiyet kurulabilmesi için tam bir kanaate ulaşılması gerekmektedir.
"6. Ceza Dairesi 2006/16028 E. , 2010/3404 K. Sanığın aşamalarda değişmeyen atılı suçu işlemediğine ilişkin savunmasının aksine, yüklenen suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, duraksamaya yer vermeyen, hukuken geçerli, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde hükümlülüğüne karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş" Tam bir kanaate ulaşılması mahkumiyet kurulabilmesi için önem arz etmektedir.
2. İspat yükü bakımından Ceza Hukukunda Medeni Hukuka göre bir problem
bulunmamaktadır. Bunun görünümü de sanık veya şüpheliye susma hakkının tanınmasıdır.
İddia makamı sanık hakkında lehe ve aleyhe olan iddialarını her türlü delille
ispatlayabileceği gibi, sanıkta kendi iddia ve tezini her türlü delille ispatlayabilecektir. Ancak burada delil değerlendirmesi ayrı bir husustur. Delil değerlendirmesinin hukuka uygun olduğu ya da olmadığı ispat açısından mahkeme tarafından değerlendirilecektir.
Vicdani Delil Sistemi, şüpheden sanık yararlanır ilesi ile birlikte değerlendirilecektir. Aynı tavda dövülerek hüküm kurulacaktır.
"Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2015/11824 E. , 2016/7901 K. Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükme yönelik incelemede,
Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunmayan sanığın savunmasının aksine, ele geçen uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğuna dair, ... soyut beyanı dışında kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden genel ceza hukukundaki "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesi de gözetilerek sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
2- Sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan hükme yönelik incelemeye gelince;
Kendisinde uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilmeyen, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı tıbbi yöntemlerle saptanmayan, kullandığını belirttiği maddenin uyuşturucu olup olmadığı tespit edilemeyen sanığın savunmasının aksine, kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesi de gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle mahkumiyetine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafii ve sanık ... temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA"
Delillerin ispatlayabilecek nitelikte maddi bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Mahkumiyet kurulabilmesi için ve maddi gerçeğe ulaşmak için ispatlanma aracı olan delillerin de aynı hassasiyetle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İspat, maddi gerçeği doğrudan ilgilendiren olaylar ile yardımcı olaylar arasındaki ayrımın iyi yapılmasıdır.
"6. Ceza Dairesi 2024/4156 E. , 2024/9638 K. ...Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir..." şeklinde içtihatta bulunarak bu husus işaret etmişlerdir..."
Comentarios